Geçtiğimiz hafta sonunun önemli gündem maddelerinden bir tanesi, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından alınan bir karardı. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, son dönemlerde sıklıkla duyduğumuz maymun çiçeği hastalığı için küresel acil durum ilan edildiği belirtildi.
Hastalıkla ilgili endişeler devam ederken, ABD’den dikkat çeken bir çıkış geldi. New England Journal of Medicine isimli dergide yayımlanan bir araştırma, 16 ülkedeki enfeksiyonları incelemiş ve çarpıcı bir sonuca ulaşmıştı. Öyle ki nisan ila haziran dönemindekii vakaların yüzde 98 gibi çok ciddi bir bölümü, eşcinsel ve biseksüel erkeklerden oluşuyordu. Üstelik bu vakaların yüzde 95’inden fazlası, cinsel birliktelik kaynaklıydı. Dünyanın en büyük haber kaynaklarından The Guardian, bu araştırmayı verirken “Bunu neden bu kadar net söylemiyoruz?” ifadelerine yer verildi.
“İnsanları damgalama korkusu, halk sağlığı ile ilgili önemli bir sorunun göz ardı edilmesine neden oldu”
27 Nisan ve 24 Haziran 2022 tarihleri arasında incelenen vakaların yüzde 75’i beyaz, yüzde 41’i ise HIV virüsü taşıyordu. Vakaların hemen hepsi ise vücutlarındaki döküntülerden şikayetçiydi. Hastalıkla ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Will Nutland, artık bu hastalığın “neden, nasıl ve sonuçlarının ne olduğunu konuşmanın zamanının geldiğini” ifade ediyor. Uzmanlara göre insanların eşcinsel veya biseksüel olarak yaftalanacaklarından korkulması, hastalığın konuşulmasını geriye itmiş durumda. Ancak durum bu şekilde devam ederse, hastalığın yaygınlığının giderek daha fazla artacağı ve bir noktadan sonra cinsel ilişkiyle değil, yalnızca ten temasıyla birlikte bulaşmaya başlayacağı düşünülüyor.
Maymun çiçeği ya da başka bir cinsel yolla bulaşabilen hastalıktan nasıl korunulur?
Veriler gösteriyor ki maymun çiçeği virüsü, cinsel birliktelik ile hızlı bir şekilde bulaşabilen bir hastalık. Ancak hepimizin bildiği gibi; maymun çiçeği cinsel birliktelikle bulaşan tek hastalık değil. Peki ne yapmak lazım?
Elbetteki eşcinselliği bir hastalığın kaynağı olarak göremeyiz. Ancak “Ne yapmak lazım” sorusunun bir cevabı bulunuyor; güvenli birliktelik. Yani prezervatif kullanımı. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların yalnızca eşcinsel ilişkilerde değil, heteroseksüel yani kadın ile erkek arasındaki birlikteliklerde de bir ‘tehdit’ olduğunu düşünürsek, prezervatif kullanımının sanılandan çok daha önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Prezervatifler, bugün bile hala pek çok kişi tarafından bir ‘doğum kontrol yöntemi’ olarak görülüyor olsa da cinsel yollla bulaşabilen hastalıklardan korunmanın da bir numarallı yolu prezervatif kullanmak gibi duruyor.