Ahmet Hakan, Abdülkadir Selvi, Mahmut Övür, Zafer Şahin’e yanıtı Selcan Taşçı verdi: Çizme giydiyse sorun yok

Ankara’da yaşanan sel felaketinden sonra sahada incelemeler yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın makamında ziyaret etti.

O ziyarette çekilen fotoğraf gündeme oturdu.

Süleyman Soylu’nun çizmesi ve ıslak pantolonu ile otururken Mansur Yavaş’ın takım elbiseyle objektiflere yansıması sosyal medyanın ardından köşe yazarlarını da ikiye böldü.

Ahmet Hakan, Abdülkadir Selvi, Mahmut Övür ve Zafer Şahin gibi yazarlar Süleyman Soylu’yu överek, Mansur Yavaş’ı yerdi.

İşte yazarların köşelerinden bölümler:

Ahmet Hakan:

“İşte bu yüzden Süleyman Soylu’nun çizmeleri çekip Ankara’daki afetle haşır neşir olmasını ve Mansur Yavaş’la çizmeli bir fotoğraf vermesini zerre kadar yadırgamadım. Yani sorun Soylu’nun çizmelerinde değil. Sorun Mansur Yavaş’ın sahadan uzak bir imajla o fotoğrafta yer almasında.”

Abdülkadir Selvi:

“İmamoğlu, kar küreme araçlarının başında olsaydı, Ankara’ya sel geldiğinde Mansur Yavaş çizmeleri çekip kurtarma çalışmalarını yönetseydi büyürlerdi. Hem de çok büyürlerdi. Ekrem İmamoğlu İstanbul’a yağan karın, Mansur Yavaş ise Ankara’ya gelen selin altında kaldı.”

Mahmut Övür:

“Anlaşılan bu yaklaşım biçimi sadece İmamoğlu’na özgü bir şey de değil. Aynı şeyi Ankara’da da görüyoruz. Baksanıza Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yağmurun yağacağını, sele dönüşeceğini bildiği halde hiç rahatsız olmadan Eskişehir’e gitti ve Ankara’yı umursamadı. Döndükten sonra da takım elbiseyle yağmur felaketini yöneteceğini sandı ki o fotoğraf ortaya çıktı.”

Zafer Şahin:

“Bu bir Mansur Yavaş eleştirisi değil, sadece durum tespiti. Hakkını teslim edelim, Yavaş’ın Türkiye genelinde olumlu bir imajı var. En azından bu son yağmurlara kadar vardı.

Ama Süleyman Soylu tek bir fotoğraf karesiyle bu imajı yerle bir etti. Fotoğrafa dikkatle bakın. Normalde ayağına çizmeyi geçirip sahaya inmesi ve yönettiği kentle ilgili olarak İçişleri Bakanı’na bilgi vermesi gereken Mansur Başkan. Ama çizme İçişleri Bakanı’nın ayağında. Sahanın son halini de doğal olarak Bakan anlatıyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na! 100 bin trol bir hafta boyunca günde 200 bin tweet atsa bu fotoğrafın negatif etkisini silemez.”

O yazarlara yanıt ise Yeniçağ Gazetesi yazarı Selcan Taşçı’dan geldi.

Taşçı, “Çizme giydiyse sorun yok” başlıklı yazısında, iktidarın hoşuna gitmeyen her etkinliği, engellediğini ancak Kadıköy’de yapılan “PKK terör örgütü yanlısı bir güruhun; Anayasa’yı tanımadığı yürüyüşü” engellemediklerini söyledi.

Selcan Taşçı’nın yazısı şöyle:

“Önceki günden bu yana benzeri çetelelere maruz kalmaktan yılmadıysanız;

– Kadınların, “8 Mart çağrısı” yapmak üzere toplanmalarını ENGELLEDİLER,

– Kadınların, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nde yürümelerini ENGELLEDİLER,

– Kadınların, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının geri çekilmesini talep etmek üzere yürümesini ENGELLEDİLER,

– Gençlerin, rektör atamasına tepki göstermesini ENGELLEDİLER,

– Gençlerin, yurt ve ev fiyatlarını ödeyemedikleri için başlattıkları “Barınamıyoruz” nöbetini ENGELLEDİLER,

– Gençlerin, konserlerini, şenliklerini, festivallerini ENGELLEDİLER,

– Gençlerin konser yasaklarına tepki göstermek üzere bir araya gelmelerini ENGELLEDİLER,

– Geçinemediğini söyleyen vatandaşın “hayat pahalılığına” tepkisini ENGELLEDİLER,

– Karanlıkta kalan vatandaşın, elektrik zamlarını protesto etmesini ENGELLEDİLER,

– Sendikalaştıkları için işten atılan PTT çalışanlarının yürüyüşünü ENGELLEDİLER,

– Adalet talebinde bulunan avukatların bırakın yürümeyi Ankara’ya girişini ENGELLEDİLER,

– Ürünü depoda çürüyen, tarlası, traktörü haciz edilen çiftçinin feryadını ENGELLEDİLER,

– Yaylalarını, meralarını, derelerini, dağlarını, ovalarını korumak isteyen köylüleri ENGELLEDİLER,

– Çocuk tecavüzlerine karşı yükselen isyanı ENGELLEDİLER,

– “Açım” demeyi ENGELLEDİLER,

– “Hastayım” demeyi ENGELLEDİLER,

– “İşsizim” demeyi ENGELLEDİLER…

*

Organize, kitlesel siyasi muhalefet hareketleri değil sıraladıklarım; insanların en temel ihtiyaçlarını dillendirmesini, en temel yoksunluklarından yakınmasını, en insani, en haklı, en normal özlemlerini, isteklerini, beklentilerini dillendirmesini ENGELLEDİLER…

*

Ki bir tanesi bile;

Türk devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı değildi; kalkışma değildi; isyan değildi; engel değildi; tehdit değildi; tehlike değildi…

*

Peki neyi EN-GEL-LE-ME-Dİ-LER?

PKK terör örgütü yanlısı bir güruhun;

Anayasa’yı tanımadığı yürüyüşü…

İmralı’daki caniyi kahramanlaştırdığı, ona özgürlük talep ettiği yürüyüşü…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit ettiği yürüyüşü…

Devletin polisini yumruklatmak pahasına!

*

Hak ve hürriyetler tarihi, tarih olalı, ne Kiros Silindiri’nden, ne Asoka Fermanları’ndan, ne Magna Carta’dan bu yana böyle “özgürlükçülük” yorumu görmedi!

*

Biraz da dikkatinizi çekmek üzere, “şunu engellediler, şuna müdahale ettiler” diye bir uzun hak ve hürriyet ihlali listesi üzerinden “kıyas”la gösteriyoruz ya tepkimizi Kadıköy’deki skandala;

Hatalıyız aslında…

Yukarıda sıraladığımız yürüyüş, açıklama, eylem girişimlerinin tamamına, hatta daha da fazlasına, ek olarak LGBT’lere de, ek olarak Gezi yıldönümü eylemlerine de, ek olarak KHK mağdurlarının yürüyüşlerine de velhasıl “suç olmayan” her türlü toplanma girişimine, aslında tam da bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi izin vermiş olsalardı durum değişecek miydi?

Bugüne kadarki bütün kitlesel gösterileri hoşgörüyle karşılamış ve engellememiş olsalardı; “He tamam o zaman” mı diyecektik, İstanbul sokaklarında “Kürdistan” naraları atılmasına yani?

Yahut, o gün 4 şehit haberi almış olmasaydık, daha mı az yanacaktı bu pervasızlık karşısında bağrımız?

Hayır.

*

Dolayısıyla, iktidar, bugüne kadar toplumun her kesiminin, bütün Anayasal haklarını büyük bir hoşgörüyle kullandırmış olsaydı da, aynı derecede kabul edilemezdi Kadıköy’de, bir terör örgütü başına özgürlük talebinin bu denli hür biçimde ifadesi!

Zira söz konusu olan sadece duygularımızın, millî vicdanın değil, yasaların da ihlali!

*

Ama, bu ihmale geçit vermemesi gereken kişi selde çizme giydi!

Eşsiz bir liyakat belgesi!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir