Selahattin Demirtaş*
Bu yazıda kastedilen sensin, diğeri değil.
Muhalefet haklı olarak, 14 Mayıs seçimlerini değişimin başlangıcı olarak görüyor. Pekala nedir bu değişim, tam olarak ne değişecek? Muhalefet seçimi kazanırsa öncelikle iktidar değişecek. Lakin değişimden kastedilen yalnızca bu olmasa gerek.
Benim değişimden anladığım şey, mevcut niyet kalıplarımızdan ve şablonlarımızdan sıyrılmamızdır.
Her birimiz durduğumuz yeri en kusursuz, en kusursuz yer olarak belirleyip geri kalan herkesin bizi baz alarak değişmesini bekliyorsak feci biçimde yanılıyoruz demektir. “Değişim değişim” deyip bunu zerrece kendi üstümüze alınıyorsak değişim olmayacak demektir.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı demokrasiyle taçlanacaksa demokratik değişim bizden, her birimizden başlamalı. Yoksa Cumhuriyet durup dururken demokrasiyle taçlanmaz, hiçbir taç gökten inmez.
Birey olarak toplumsal hayatımızda, konutta, iş yerinde ne kadar demokratız? Farklı inançlara, kimliklere, tabiata, hayvanlara karşı ne kadar demokratız? Bayan erkek münasebetlerinde ne kadar demokratız?
Üyesi olduğumuz siyasi partilerde, derneklerde, meslek odalarında, sendikalarda demokrasi var mı? Yoksa kıymetli kararlar hala kapalı kapılar arkasında, dar kümeler tarafından mı alınıyor? Örneğin, önümüzde milletvekili seçimleri varken adaylar neden ön seçimle belirlenmiyor, bunun bir açıklaması var mı?
Bizden farklı düşünenlere hürmetle yaklaşıyor muyuz? Sıkıntılarımızı konuşarak, tartışarak, uzlaşmayla çözmeye açık mıyız?
Hak ve özgürlüklerimizi, korumakta ve büyütmekte şuurlu miyiz, atak mıyız?
Örgütlü toplumun gücünün farkında mıyız? Yoksa örgütlü hareket etmekten hala çekiniyor, korkuyor muyuz?
Özgür niyetin ne olduğunu, değerini tam olarak kavramış durumda mıyız?
Sorular çoğaltılabilir. Karşılıkları ise aynaya bakarak vermeni rica ediyorum.
*
Devletin demokratikleşmesi ise kurumların ve kuralların kozmik insan hakları, demokrasi standartlarına uygun işletilmesiyle olur. Devlet demokratikse hem kararlar verilirken hem de kontrol yapılırken yurttaşa açık olur. Demokratik devlet; yurttaşın önüne pürüz çıkarmayan, baskılamayan, özgürlüklere saygılı devlettir.
Demokratik devletin bozulup yozlaşmamasının, faşizan devlete dönüşmemesinin garantisi de demokratik toplum ve demokratik bireydir.
Biz değişmemişsek devlet üstten değişse bile bunun kimseye faydası da olmaz, aslında o denli bir değişim kalıcı da olmaz. Hasebiyle demokratik cumhuriyet fakat demokrat bireylerle, demokratik toplumla var olabilir.
Sözün özü, kimse kendini de halkı da kandırmaya kalkmasın. Bu seçim kampanyasından başlayarak kendimizi değişime açık hale getirelim.
*
Değişmemekte ısrar edip öte yandan demokrasi havarisi üzere ortada dolaşanlar çok sırıtıyor, benden söylemesi. Sıfatınız, kimliğiniz, kudretiniz ne olursa olsun demokratik bir formda yaşamadan, demokratik düşünmeden demokrasiyi savunmak çok nahoş bir imaj oluşturuyor. Hele halkı temsil eden yahut bu tezde olan bir siyasetçiyseniz çok daha fazla göze batıyor.
Milletvekili adaylarına da bir teklifim var.
Cumhuriyet’in demokrasiyle taçlanması için o tacı evvel kendi başınıza oturtun, o denli yola çıkın. Aksi halde emin olun siyasi hayatınız fiyasko ile son bulur, ortalıkta çokça örneği olduğu üzere.
* Edirne Cezaevi