Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, bir kitabıyla ilgili yapılan söyleşideki sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcılık, Başbuğ’un ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama’ suçundan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Başbuğ’un, verdiği bir röportajda ‘darbe’ iması yaptığı öne sürülüyordu.
İddianamede AKP il ve ilçe başkanlarının da aralarında olduğu toplam 166 kişi “müşteki” olarak yer alıyor.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık İlker Başbuğ katılmadı. Sanık Başbuğ’un avukatları duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, daha önce Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmış olan sanık İlker Başbuğ’un Cumhuriyet gazetesi muhabiri ile 4 Ocak 2021’de bir röportaj yaptığı anlatılarak, sanığın burada ‘darbe’ imasında bulunduğunu ifade etti.
Sanık tarafından sarf edilen bu nitelikteki sözlerin eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarını aşar nitelikte olduğu anlatılan mütalaada, söz konusu beyanların kamuoyunda ve toplumun bir kesimi tarafından tepki ile karşılandığı kaydedildi.
Mütalaada, konuyla ilgili birçok şikayet ve ihbarın yapıldığı hatırlatılarak, bu haliyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin gündeme geldiği aktarıldı.
Mütalaada, sanık İlker Başbuğ’un ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Sanık Başbuğ’un avukatları, mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre istedi.
Mahkeme, sanık avukatlarına süre vererek duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Başbuğ’un ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi’ serisinin üçüncü kitabıyla ilgili 4 Ocak 2021’de bir gazetede yer alan söyleşisinde darbe imasında bulunduğu belirtiliyor.
AKP’nin bazı il ve ilçe başkanları ile kadın kolları başkanlarının da aralarında olduğu toplam 166 kişinin ‘müşteki’ olarak yer aldığı iddianamede, İlker Başbuğ’un, söz konusu mülakatta ‘darbe’ imasında bulunduğu ve bu şekilde ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama’ suçunu işlediği kaydediliyor.